DEĞERLERİN KAVAĞA ÇIKMASI
Kadrolaşmanın özellikle de kör göze parmak sokarcasına dar aile çevresinde paslaşma noktasına gelmesi, hemen hemen toplumun tüm kesimlerinde haklı bir infiale yol açtı.
Atamalar sınavla yapılsaydı en nihayetinde "zeka genetiktir", dolayısıyla aynı aileden olması kadar tabii bir şey olamaz deyip geçiştirmek mümkündü...
Bir an hüsnü zannı elden bırakmadığımızda daha ziyade 28 Şubat döneminde mağdur olanlar yönünden bir nevi iadei itibar çabasına düştüklerini görüyoruz… Lakin maksat bu olsa dahi kantarın topuzunun kaçmadığını söylememek mümkün mü…
İnsanlar haklı olarak adalet, liyakat, eşitlik gibi olmazsa olmaz değerlerin bu denli hoyratça ayaklar altını alınmış olmasına öfkeleniyorlar…
“Benim yaptığım her işte bir hikmet arayın, bulamıyorsanız bu sizin sorununuz” anlayışındaki muktedirlere diyecek lafım kalmadı… An itibarıyla nefisleriyle başbaşa bırakılma gibi bir cezaya maruz kaldıklarını düşündüğümden şerlerinden Allah’a sığınıyorum...
Sözüm daha çok bu tür fırsatlara balıklama atlayanlara olacaktır… Sözde bir amel işlediğinizde “Allah rızasını gözettiniz”… Yine inancınızdan dolayı maruz kaldığımız musibetlere karşı mücadele ve tahammül gücünü Allah’da buldunuz… Kıldığınız namazlardaki Fatiha’da, yalnızca O'ndan yardım dileyip yalnızca O'na sığındınız, değil mi?
Ama en ufak bir dünyevi nimetle sınandığımızda Allah rızası için kumbaraya attığınız tüm amelleri CV’lere boca ederek dünyalığa tahvil ettiniz…
Behey Müslüman, zerre kadar iyiliği pas geçmeyen ilahi kudretin senin için açtığı güzel amel hesabının; katbekat karşılığının ödeneceği vade gününe kadar beklemek dururken, hemencecik ikrazatçıya müracaatla “az olsun, peşin olsun” anlayışıyla kırdırmaya tevessül ediyorsun ki, vah haline…
Yarın yüce divanda, “tamam, zamanında birçok senede malik olmuşsun ama neredeyse hiçbirinin vadesini beklemeden tefeciye kırdırıp az buçuk peşinata razı olup önümüze müflis halde gelmişsin” sözüne muhatap olsalar; ne diyecekler bilemiyorum…
Yanlış anlaşılmasın “Müslüman hiç bir makam ve mevkie talip olmasın” demiyorum… Bunu yaparken duruşunu bozmasın... Nefislerdeki dürtü maşeri vijdanı sızlatacak raddeye varmasın... Sofradaki sünnetleme geleneğini makam mevkilere teşmil edip, değerlerimizin de içini boşaltacak şekilde ailecek ne var ne yok sünnetleyip gitmesinler derdindeyim…
28 Şubat sürecinde bir çok insan haksızlığa maruz kaldı… Kimileri Allah’ın lütf u keremine sığınmış üstüne üstlük hapislerde ömür törpülerken, bazısı da dünyada taltif olunmayı yeğlediler…
Özele gelirsek; Sırf başörtüsüyle TBMM girdiği için evi basılan, iki bebesiyle okul önünde laik salyalar eşliğinde lince maruz kalan dünün Merve Kavakçısı için bir şey yapamamanın üzüntüsüyle hayatında ilk defa sakinleştirici ilaç kullanmak zorunda kaldığı günleri hatırlayan biri olarak; bugün külliyen Külliye’ye doluşmada teselli aramalarına sadece acıyarak izliyorum. Siz de öyle yapın, en azından teselli bulursunuz
Abdullah Yaman-Yargıtay üyesi