Stj. Av. Abdullah YILDIZ
TEŞHİS VE TEDAVİ SÖZLEŞMESİNDEN DOĞACAK SORUMLULUĞUN SORUMSUZLUK
ANLAŞMASI İLE SINIRLANDIRILMASI
Kamu
hastanesi dışında mesleklerini ifa eden hekimlerin hastalarına karşı
üstlendikleri tıbbî teşhis ve tedavi ediminin ifa durumunda doğabilecek
sorumluluk halleri hekim-hasta arasındaki ilişkinin niteliğine göre farklılık
arz eder[1].
Özel Sağlık
kurum ve kuruluşlarının kendi kast veya ağır ihmali için sorumsuzluk anlaşması
yapılamayacağı açıktır. Çünkü Borçlar Kanunu’nun md.115/1’de “Borçlunun ağır
kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak
hükümsüzdür”[2]. Hükmü
yer almaktadır.
Buna
karşılık, diğer sözleşmelerde borçlunun hafif ihmali neticesinde yapılan
sorumsuzluk anlaşmasının geçerli sayılmakta ise de teşhis ve tedavi
sözleşmesinde geçerli olup olmayacağı öğretide tartışmalıdır.
Bir görüşe
göre, teşhis ve tedavi sözleşmesinde de özel sağlık kurum ve kuruluşlarının
hafif ihmalinden sorumlu olmayacaklarını kararlaştırmaları mümkündür. Ancak
özel sağlık kurum ve kuruluşunun kurulup çalıştırılması “hükümet tarafından
imtiyaz suretiyle verilen bir sanatın icrası” niteliği taşıdığından, hâkim,
takdir yetkisi çerçevesinde bu sorumsuzluk şartını geçersiz sayabilir (BK
md.115/2).
İkinci bir
görüşe göre, teşhis ve tedavi sözleşmesinde hafif ihmal için dahi sorumsuzluk
anlaşması yapılamayacaktır. Hafif ihmal durumlarında dahi sorumsuzluk anlaşması
yapılamayacağının en önemli nedeni; hasta veya kanuni temsilcisi özel sağlık
kurum ve kuruluşu ile teşhis ve tedavi sözleşmesi yaparken kendisine her türlü
özenin gösterileceği inancıyla hareket etmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle
hafif ihmale ilişkin dahi olsa, yapılacak bir sorumsuzluk anlaşması hastanın
güvenini sarsacağından hâkim tarafından her hal ve şart altında geçersiz
sayılabilmelidir[3].
Özel sağlık
kurum ve kuruluşlar her ne kadar Sağlık Bakanlığı denetiminde tabi olsa da
genel itibariyle misyonları para kazanmak olduğundan dolayı bu tip sözleşmelerin
kullanılması pek mümkündür. Dolayısıyla
özel sağlık kurum ve kuruluşlarında yapılacak olan teşhis ve tedavi sözleşme
içeriklerinde genel itibariyle sorumsuzluk şartı bulunacak olup büyük bir
ihtimalle zayıf tarafı oluşturan pazarlık gücü dahi olmayan hasta veya kanuni
temsilcisi tek taraflı olarak kabul edecektir. Nitekim hasta veya kanuni
temsilcisi genellikle kendisine dayatılan tek taraflı sorumsuzluk anlaşmasını
imzalamak durumunda kalmaktadır. Borçlar
Kanunu Md. 115/1’de belirtildiği gibi “Borçlunun ağır kusurundan sorumlu
olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür” demek
suretiyle ağır kusura dayalı yapılan sorumsuzluk anlaşmasının hükümsüz olduğunu
belirtmiş ise de hafif kusura dayalı sorumsuzluk anlaşmasına ilişkin kanunda
yer verilmemiştir. Mefhum-u muhalifinden anlaşılacağı üzere hafif kusur
nedeniyle özel sağlık kurum ve kuruluşlarındaki matbu sözleşmeler içerisinde
yer alan sorumsuzluk şartını uygulamaktadır.
İnsan,
kişilik sahibi olup, vücut bütünlüğünün ve sağlığının korunmasını isteme
hakkına sahiptir. Bu kapsamda teşhis ve tedavi sözleşmesi gereği tıbbi müdahale
gerekmemesine rağmen para kazanma misyonu gereği tıbbi müdahalelerde bulunduğu
görülmektedir. Bu tür davranışlar ile kişilik haklarının ihlalini karşımıza çıkmaktadır.
Her ne kadar tıbbi müdahaleye karşı hasta veya yasal temsilcisinin matbu sözleşmelerle
rızası alınıyor ise de hasta veya kanunu temsilcilerinin bu tür tıbbi müdahaleye
ihtiyaç duyulup duymadığını başkaca yöntemlerle giderilebilir olup olmadığını bilmemektedir.
Dolayısıyla özel sağlık kurum ve kuruluşlarının kendisine maddi katkı
sağlayacak yöntemlere başvurulmaktadır.
Kanaatimce
de hasta veya kanuni temsilcisinin kendisine her türlü özenin gösterileceği
inancıyla hareket etmesinin yolu ağır-hafif kusur ayrımı yapılmadan her türlü
kusurun hukuk nezdinde karşılığı bulunması gerektiğidir. Ancak kişiler
tarafından her hafif kusurun veyahut hasta veya kanuni temsilcisi tarafından tabiri
caiz ise yaratılan kusur ile bir maddi kazanç sağlama aşamasına gelmemesi için hakimin
takdir yetkisi çerçevesinde kusurun kimden kaynaklandığı ve kusur oranlarının
belirlenerek oluşacak kanaate göre belirlenecektir.