Yazıdaki tartışma , uzlaşma kapsamında soruşturulabilen bir suçun mağdurunun olayla ilgili şikayetçi
olduktan sonra ölmesi
halinde, uzlaşmanın soruşturma aşaması yerine, kovuşturma aşamasında katılan
sıfatını alan mirasçılar ile sanık arasında
uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin bulunmaktadır.
Uzlaşma
güncel Türkçe sözlüklerde , karşıtlar arasındaki anlaşmazlıkların ortadan
kaldırılması yoluyla birlik sağlama, uygulanacak işlerde tartışma yoluyla bir bütünlük ve birliğe varmak demektir. Ceza
muhakemesinde uzlaşma uyuşmazlıkların çözüm yoluna dair bir seçenek olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntemle, taraflar arasında suçun işlenmesiyle ortaya
çıkan uyuşmazlığın failin ceza alması dışında suçtan zarar göreni bir şekilde
tatmin eden farklı bir yol ile
giderilmesi söz konusudur. Bu anlamda uzlaşma, mağdur yönünden bir yetki, fail
yönünden ise hak niteliği taşımakta, fail, mağdur tarafından kullanılan yetki
sınırlarında bu haktan yararlanabilmektedir.
Ceza
Muhakemesinde hak kısıtlayıcı olmamak koşuluyla
yorum yapılabilmesi mümkün bulunmaktadır. Yorum, mantık kuralları,
sosyolojik gerçekler, karşılaştırmalı hukuk ve hukukun genel ilkelerinin araç
olarak kullanılması suretiyle, bir sözün, bir deyimin, bir kanun hükmünün
gerçek anlamının araştırılması , bir
hukuk kuralının uygulanması sırasında kanun koyucunun gerçek iradesinin
saptanması, bu iradeye göre metnin asıl anlamının tayin edilmesi için yapılan zihinsel bir faaliyettir.
Uzlaşma
CMK’nın 253 ncü maddesinde kovuşturmaya geçilebilmesi için uygulanması gereken
bir soruşturma usulü kurumu olarak
düzenlenmiştir. Gerek maddede yer alan düzenlemeler, gerekse yönetmelik
hükümleri, uzlaşmanın kovuşturmaya geçilebilmesi için bir
soruşturma usulü kurumu olmasına ilişkin özelliği nazara alınarak
hazırlanmıştır. Mahkeme tarafından
uygulanacak uzlaşma, yasanın 254 ncü maddesinde gösterilmiş, mahkemenin
kovuşturma konusu olan suçun uzlaşma
kapsamında olduğunun anlaşılması halinde ,
CMK’ nın 253 ncü maddesindeki usule göre uzlaşma yoluna gitmesi
gerektiği açıklanmıştır. Madde
metninde soruşturma aşamasında uygulanan
uzlaşmayı düzenleyen maddeye yollama yapılması ile yetinilmesi ve uzlaşmanın esas olarak kovuşturmaya geçilebilmesi için soruşturma aşamasında uygulanabilir bir
usul kurumu olarak düzenlenmesi
nedeniyle, mahkeme tarafından
uygulanacak uzlaşmanın usul ve esaslarının belirlenmesi esnasında, kovuşturma aşamasında uygulanabilir
nitelikteki diğer kuralların da nazara
alınarak ayrıca yorum yapılması gerekmektedir.
Uzlaştırma
Yönetmeliği' nin 7/7 maddesine göre,
mağdur veya suçtan zarar görenin
soruşturma evresinde ölümü halinde
uzlaşma işlemini sonlandırılacaktır. Bunun nedeni, Cumhuriyet
Başsavcılığının suçtan zarar görenin
şikayet hakkını kullandıktan sonra ölmesi halinde, mirasçılarını tespit ile soruşturmayı kendilerine bildirme
yükümlülüğünün bulunmaması, bu görev ve yetkinin mahkemeler tarafından yerine
getirilebilir türden olmasıdır. Nitekim CMK' nın 237 nci maddesinde yer
alan, suçtan zarar görenlerin
kovuşturmanın her aşamasında şikayetçi olduğunu bildirerek kamu davasına katılma haklarının bulunduğuna
ilişkin düzenleme ile 243 ncü maddesinde yer alan, katılmanın ölüm halinde hükümsüz kalmasıyla
birlikte, mirasçıların katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılmalarının mümkün bulunduğuna dair
düzenleme birlikte ele alındığında, suçtan zarar görenin soruşturma aşamasında
şikayetçi olup, kovuşturma aşamasına geçilmeden ölmesi veya kovuşturma aşamasına
geçildikten sonra davaya katılmak isteyip istemediği sorulamadan ölmesi ya da katılan sıfatını aldıktan sonra
ölmesi halinde, mahkemesi tarafından
mirasçılarının tespit edilmesi ile katılanın haklarını takip etmek üzere
davanın kendilerine ihbar edilmesi
gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Yukarıdaki
açıklamalar birlikte ele alındığında;
Uzlaştırma Yönetmeliği' nin 7/7 maddesindeki kuralın,
uzlaştırmanın bir soruşturma usulü kuralı olması, buna karşılık kamu davasına
katılmanın bir kovuşturma usulü kuralı
olup, Cumhuriyet Başsavcılığının suçtan zarar görenin şikayet hakkını
kullandıktan sonra ölmesi halinde,
mirasçılarını tespit ile
soruşturmayı kendilerine bildirme yükümlülüğünün bulunmaması hususları gözetilerek düzenlendiği, nitekim
maddenin devam cümlesinin CMK' nın 243
ncü maddesinde yer alan, mirasçıların
katılanın haklarını takip etmek üzere
davaya katılmalarının mümkün bulunduğuna dair düzenlemenin saklı
tutulduğu, buna göre; suçtan zarar
görenin soruşturma evresinde şikayet hakkını kullandıktan ölmesi halinde , Cumhuriyet Başsavcılığının suçtan zarar görenin mirasçılarını tespit ile soruşturmayı kendilerine bildirme
yükümlülüğünün bulunmadığı, buna ilişkin
görev ve yetkinin kovuşturma aşamasında mahkemesince kullanılabilir
olduğu, bu durumda uzlaşma işleminin soruşturma aşaması
için sonlandırılmasının gerektiği, buna
karşılık kovuşturma aşamasında mahkemesi
tarafından mirasçılarının tespit edilerek , davanın katılanın haklarını takip
etmek üzere kendilerine ihbar edilmesi
, davaya katılmaları halinde ise,
kendileri ile sanık arasında uzlaşmanın
uygulanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, davadan haberdar
edilen mirasçılar katılan sıfatını kazanmış olmalarına karşın, kendileri ile
sanık arasında uzlaşma uygulanmadan,
uzlaşmanın soruşturmada olumsuz sonuçlandığı kabul edilerek mahkumiyet
kararı verilmeyeceği, aksi yönde yapılan uygulamaların uzlaşmayla amaçlanan onarıcı adalet anlayışına aykırı
sonuçlar doğurmanın yanında, eyleme
yaptırım uygulanması nedeniyle toplum ve adalet sistemine ilave külfetler getirmesi nedeniyle hukuka aykırı olduğu düşünülmelidir.