YASAKLANMIŞ HAKLARIN GERİ VERİLMESİ
(Memnu Hakların İadesi)
İbrahim ÇİÇEK
İstanbul Cumhuriyet Savcısı
ÖZ:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkan tanıyan bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulduğundan 06.12.2006 tarih ve 5560 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunlarda yapılan değişiklik sonucu 5352 sayılı Adli Sicil Kanununa eklenen madde gereğince 5237 sayılı TCK nun dışındaki kanunlarda YASAKLANMIŞ HAKLARIN GERİ VERİLMESİ kabul edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Yasaklanmış Hakların Geri
Verilmesi, Arşiv Kaydı, Anayasanın 76.
maddesi, Hak Yoksunluğu, Belli Hakları
Kullanmaktan Yoksun Bırakılma, Etkin Pişmanlık,
Anayasa
Mahkemesinin 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun
adli sicil arşiv kayıtlarının silinmesi ile ilgili maddelerini iptal etmesi doğrultusunda 6290 sayılı ve 11.04.2012
tarihli Resmi Gazetede Yayımlanan Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ile 12 ve Geçici 2.
maddelerinde değişiklik yapılarak arşiv kayıtlarının silinme koşulları yeniden
belirlenmiştir.
Getirilen
düzenleme ile Anayasanın 76 ncı maddesi ile bazı özel kanunlarda yer alan ve
bir hak mahrumiyetine neden olan mahkûmiyetler bakımından, yasaklanmış
hakların geri verilmesi kararı alınması koşuluyla, kaydın arşive
alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren on beş yıl ve her halde otuz yıl
geçmesiyle; diğer mahkûmiyetler bakımından, kaydın arşive alınma koşullarının
oluştuğu tarihten itibaren beş yıl geçmesiyle silineceği düzenlenmiştir.
Bu
düzenleme yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumunun önemini daha da artırmıştır.
Her
ne kadar 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 13/A maddesinde, 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya
belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi
için yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği düzenlenmiş ise
de;
6290
sayılı ve 11.04.2012 tarihli Resmi Gazetede Yayımlanan Adli Sicil Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile, 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun
geçici 2. maddenin 2. fıkrasında, “Bu Kanunun yayımı tarihinde, Anayasanın
76 ncı maddesi ile bazı özel kanunlarda yer alan ve bir hak yoksunluğuna neden
olan mahkûmiyetler bakımından, arşive alınan veya şartları oluştuğu halde ya da
henüz şartları oluşmadığı için arşive alınmayan kayıtlar hakkında 12 nci
maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanır.” denmek suretiyle Türk
Ceza Kanununda düzenlenip Anayasanın 76. maddesinde sayılan suçlar yönünden de
yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumu kabul edilmiş olmaktadır.
Bilindiği üzere, 765 sayılı mülga Türk Ceza
Kanunu 121–124 maddeleri ile 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun
416–420) maddelerinde düzenlenen yasaklanmış hakların geri verilmesi (Memnu Hakların İadesi), 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nun benimsediği yaptırım teorisi gereği sürekli hak
yoksunluğunun benimsenmemiş olduğu gerekçesiyle konuya ilişkin bir hükme, ne
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu da ne de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda
yer verilmiştir.
5237 sayılı yeni TCK’nın 53’üncü maddesinde
güvenlik tedbiri olarak uygulanabilecek “belli
hakları kullanmaktan yoksun bırakılma”
tedbirine göre, kasten işlenmiş bir suç nedeniyle hapis cezasına mahkûm edilmiş
kişinin belli süreyle bu hakları kullanmasına engel olunmaktadır. Yeni
düzenlemeye göre hak yoksunluğu süresiz değildir. Cezalandırılmakla
güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını
sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, suça bağlı hak yoksunluklarının
da belli bir süreyle sınırlandırılması mümkündür.
Bu itibarla, söz konusu hak yoksunlukları
mahkûm olunan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam edecektir. Böylece,
kişi mahkûm olduğu cezanın infazının gereklerine uygun davranarak bunun tamamlanmasıyla
kendisinin tekrar güven duyulan bir kişi olduğu konusunda topluma da bir mesaj
vermektedir. Bu bakımdan hak yoksunluklarının en geç cezanın infazının
tamamlanması aşamasına kadar devam etmesinin, suç ve ceza politikasıyla güdülen
amaçlara daha uygun düşeceği düşünülmüştür.
Bu sistemde süresiz bir hak yoksunluğu söz konusu
olmadığı için, yasaklanmış hakların geri verilmesine yer verilmemiştir.
Ancak diğer kanunlarda öngörülen sürekli hak
yoksunluklarının hüküm ifade etmeye devam etmeleri nedeniyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli
kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya
belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkûm olan kişilerin süresiz olarak
kullanmaktan yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkân tanıyan
bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulduğundan 06.12.2006 tarih ve 5560 Sayılı
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunlarda yapılan değişiklik
sonucu 5352 sayılı Adli Sicil Kanununa eklenen madde gereğince 5237 sayılı TCK
nun dışındaki kanunlarda YASAKLANMIŞ HAKLARIN GERİ
VERİLMESİ kabul edilmiştir.
Buna göre;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete
bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna
gidilebilir.
Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53
üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
Mahkûm olunan cezanın infazının
tamamlandığı tarihten itibaren ÜÇ YILLIK bir
sürenin geçmiş olması,
Kişinin bu süre zarfında yeni bir SUÇ İŞLEMEMİŞ OLMASI ve hayatını İYİ HALLİ olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir
kanaat oluşması, gerekir.
Mahkûm olunan cezanın infazına GENEL AF veya ETKİN PİŞMANLIK
dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış
hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten
itibaren BEŞ YIL geçmesi gerekir.
Ancak, bu süre kişinin
mahkûm olduğu hapis cezasına ÜÇ YIL eklenmek
suretiyle bulunacak süreden az olamaz.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi için;
Hükümlünün veya
vekilinin talebi üzerine,
HÜKMÜ
VEREN MAHKEMENİN veya HÜKÜMLÜNÜN İKAMETGÂHININ
bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir.
Mahkeme bu husustaki kararını,
Dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle
verebilir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği
karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun
yoluna başvurulabilir. Bu kanun yolu 5271 sayılı CMK nun 267 ve devamı
maddelerinde düzenlenen İTİRAZ başvuru yoludur.
Temyiz (İstinaf) da olabilir. Bu konu aşağıda ayrıntılı incelenecektir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi
halinde, ADLÎ SİCİL ARŞİVİNE kaydedilir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması nedeniyle oluşan
bütün MASRAFLAR HÜKÜMLÜ tarafından karşılanır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2.maddesine
gereğince, suçun islendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe
giren kanun hükümlerinin farklı olması halinde failin lehine olan kanun uygulanıp
infaz edileceği hükmü getirilmiştir.
765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun
yürürlükte olduğu dönemde islenen bir suç 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndaki
düzenlenişi açısından hangisi sanığın lehine ise, blok halinde bu Kanun
uygulanacaktır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun mahkûm lehine
olduğunun kabul edilerek uygulanması halinde öngörülmüş olan bir hak
yoksunluğunun varlığından söz edilemeyecektir.
765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun lehe
olduğunun tespit edilerek uygulanması halinde Kanun bir bütün halinde
uygulanacağından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi uygulama alanı
bulamayacak ve dolayısıyla hem 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu hem de özel
kanunlar gereğince öngörülmüş olan hak yoksunlukları hüküm ifade etmeye devam
edecektir.
Bu durumda, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun
13/A maddesi ile 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 121–124.maddeleri bütün
yönleriyle olaya uygulanarak mahkûmun lehine olan kanun belirlenecek ve buna
göre karar verilecektir.
765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu ile 1412
sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 1 Haziran 2005 tarihinde
yürürlükten kaldırılmıştır. 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu 13/A maddesi ise
19.12.2006 tarihinde yürürlüğe girmiş olup; 01.06.2005 tarihi ile 19.12.2006
tarihleri arasında yasaklanmış hakların geri verilmesini düzenleyen bir hükümde
bulunmadığına göre bu süre içinde hangi düzenleme uygulanacaktır.
6290 sayılı ve 11.04.2012 tarihli Resmi Gazetede Yayımlanan Adli Sicil
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile, 5352 sayılı Adli Sicil
Kanununun geçici 2. maddenin 2. fıkrasında “Bu Kanunun yayımı tarihinde, Anayasanın 76 ncı maddesi ile
bazı özel kanunlarda yer alan ve bir hak yoksunluğuna neden olan mahkûmiyetler
bakımından, arşive alınan veya şartları oluştuğu halde ya da henüz şartları
oluşmadığı için arşive alınmayan kayıtlar hakkında 12 nci maddenin birinci
fıkrası hükmü uygulanır.” denilmek
suretiyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu 13/A maddesinin uygulanması gerektiği
belirtilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunun da benimsenen
yaptırım teorisi gereği, kural olarak sürekli hak yoksunluğu bu kanun için
benimsenmemiş ise de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 219/2.maddesine göre
hakkında mahkûmiyet kararı verilen sanığa ceza müeyyidesi yanında; “Yukarıdaki fıkrada
gösterilen kimselerden biri işbu sıfattan bilistifade hükümetin idaresini ve
kanun ve nizam ve emirleri ve dairelerden birine ait olan vazife ve salâhiyeti
takbih ve tezyife veya halkı kanunlara yahut hükümet emirlerini icraya veya
memuru memuriyetinin vazifesi icabına karşı itaatsizliğe tahrik ve teşvik
edecek olursa üç aydan iki seneye kadar hapse ve adlî para cezası ve müebbeden
veya muvakkaten bilfiil o vazifeyi icradan ve onun menfaat ve aidatını almaktan
memnuiyetine hükmolunur.” düzenlemesi dikkate alındığında 5237
sayılı Türk Ceza Kanununa göre de hak yoksunluğuna
hükmedilebileceğinden, bu maddeye göre mahkûmiyet alan sanığı yasaklanmış
hakların geri verilmesi kurumundan mahrum etmek Anayasanın eşitlik ilkesine
aykırıdır.
Yasaklanmış hakların geri verilmesinin ilk
koşulu mahkûm olunan cezanın infaz edilmiş olmasıdır. 5352 sayılı Adli Sicil
Kanunun 13/A maddesinde bu koşula “…Mahkûm olunan
cezanın infazının tamamlandığı…” ifadesiyle
yer verilmiştir.
İnfazın tamamlanmış olması ile ifade edilmek
istenen husus, cezanın/cezaların tamamıyla yerine getirilmiş olmasıdır.
Para ve hapis cezaları gibi birlikte
hükmedilmiş cezalarda birinin tamamen veya kısmen yerine getirilmemiş olması
halinde, infazın tamamlandığından söz edilemez.
Ceza, hapis cezasına seçenek olarak öngörülen
yaptırımlardan (5237 sayılı TCK m.50) biri ise, bunun da tamamen infaz edilmesi
gereklidir.
Koşullu salıverme
halinde deneme süresi içinde ceza infaz edilmekte ve bu süre cezanın infazının
bir şekli olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, deneme süresi bihakkın
(tamamıyla) salıverilme tarihinden itibaren başlayacaktır.
Cezanın ertelendiği durumlarda Yargıtay’ın (765 sayılı mülga Türk Ceza Kanununa göre)
cezanın ertelenmesi halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna
gidilemeyeceği yönünde kararları olduğu gibi aksi yönde kararları da mevcuttur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunun da cezayı düşüren
sebepler olarak ölüm (5237 sayılı TCK m.64/2) halinde yasaklanmış hakların geri
verilmesinden söz edilemez. Ancak, ezanın infazına özel af (5237 sayılı TCK
m.65) veya ceza zamanaşımının (5237 sayılı TCK m.68) gerçekleşmesi nedeniyle son
verilmiş olması halinde yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna
başvurabilecektir. Ancak bu durumda deneme süresi cezanın infazından değil,
kesinleşmesinden itibaren başlayacaktır.
Genel af cezayı,
adli sicil kaydının silinmesi dâhil bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırdığından
ortada bir hak yoksunluğu kalmadığından yasaklanmış hakların geri
verilmesi de söz konusu olmayacaktır. Ancak gerek Anayasanın 76. maddesinde,
gerekse diğer bazı yasalarda “affa uğramış olsa
bile” ibaresiyle sürekli hak yoksunluklarının
genel af yoluyla ortadan kaldırılmasına istisna getirilen hallerde, af
yasasında özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde yasaklanmış haklar varlığını
sürdürecektir.
Yargıtay hak yoksunlukları açısından gerek
Anayasanın 76, gerekse bazı özel yasalarla “affa
uğramış olsa bile” ibaresiyle sürekli hak
yoksunlukları açısından genel affın kapsamına istisna getirilen hallerde,
yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluyla bu hak yoksunluklarının ortadan
kaldırılabileceğini kabul etmektedir.
Etkin pişmanlık
veya şikâyetten vazgeçme halinde ceza mahkûmiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan
kaldırdığından yasaklanmış bir hakkın varlığından söz edilemez.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi için
mahkûmun iyi hali hakkında yeterli bilgi edinilmesine elverişli olacak düzeyde
bir sürenin geçmesini aramış, yani bir deneme
süresi
öngörmüştür.
Deneme
Süresi;
Mahkûm olunan ceza infaz edilerek tamamlanmış
ise, İNFAZININ SONA ERDİĞİ TARİHTEN İTİBAREN ÜÇ
YILDIR.
Mahkûm olunan ceza infaz edilmemiş olmakla
birlikte, cezanın infazı genel af veya etkin pişmanlık dışında hukukî nedenle
(ceza zamanaşımı, özel af) düşmüş ise, deneme süresi HÜKMÜN KESİNLEŞTİĞİ TARİHTEN İTİBAREN BEŞ YILDIR.
5352 sayılı Adli Sicil Kanunun da benimsenen
sisteme göre, sadece hükümde öngörülen sürelerin geçirilmiş olması yeterli
görülmemekte;
Ayrıca mahkûmun bu süre içinde; Yeni
bir suç islememiş olması ve Hayatını iyi halli olarak sürdürmüş olması, gerekir.
Kanuna göre “yeni bir suç islememe” ve “hayatını
iyi halli olarak sürdürmüş olma” koşulları deneme süreleri içinde mevcut
olmalıdır.
4.3.2004 tarih ve 5106 sayılı “Türk Ceza
Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun”un 1.maddesiyle 765 sayılı
mülga Türk Ceza Kanunu’na Geçici 1.madde eklenmiştir. Buna göre, 31.12.1987
tarihinden önce islenmiş suçlarla ilgili olarak yapılan yargılamalar sonucunda;
haklarında mahkûmiyet kararı verilenlerden, bu Kanunun yayımı tarihinden önce
bihakkın tahliye olanlar ile koşullu salıverilenlerin Türk Ceza Kanununun 122
ve 123 üncü maddelerindeki süreler ve 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı mülga
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 417 nci maddesinin131 (2) ve (3) numaralı
bentlerinde yer alan koşullar aranmaksızın; talep halinde yasaklanmış hakları
geri verilecektir.
Kanuna göre yasaklanmış hakların geri verilmesi
konusunda hükümlünün veya vekilinin dilekçe ile talepte bulunması gerekir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi, re'sen
veya Cumhuriyet savcısının talebiyle istenmesi mümkün değildir
Talep açık olmalı ve yasaklanmış hakların
tümüyle geri verilmesini içermelidir.
Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi Talebinin
Yapılacağı Mahkeme: Hükmü veren veya Hükümlünün
ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemedir.
Kararı veren mahkemenin ihtisas mahkemesi veya
özel yetki mahkeme olması halinde ikametgâhın bulunduğu yerdeki mahkemenin de
ihtisas mahkemesi veya özel yetkili mahkeme olması aranmayacak, aynı
dereceli olması yeterli olacaktır.
Yüce Divan’ın veya Yargıtay Ceza Daireleri ile
Ceza Genel Kurulunun ilk derece mahkemesi olarak verdiği hükümlerle ilgili
olarak ortaya çıkan hak yoksunluklarının geri verilmesi aynı yerlerden
istenebilecektir.
Mahkeme görevli ve yetkili olup olmadığını
resen inceleyecektir.
Mahkeme kararı, dosya üzerinde inceleme yaparak
ya da Cumhuriyet Savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.
Mahkeme, Evrak/dosya üzerinde yapılan
incelemelerde hükümlü veya Cumhuriyet Savcısının dinlenilmesinin mümkün
olmaması halinde duruşma açarak karar verecektir. Bu durumda yine de Cumhuriyet
Savcısının görüşü alınmalıdır.
Mahkeme Bu Kapsamda Yaptığı İncelemede: Mahkûma ait adli sicil kaydını, Mahkûmiyete ilişkin
kesinleşmiş ilamı, İkametgâh senedini getirterek deneme süresi içinde islendiği
iddia edilen bir suçtan dolayı hakkında soruşturma veya kovuşturma olup
olmadığı araştırılmalı, gerekirse tanık dinlemeli ve kolluk marifetiyle
araştırma yapmalıdır.
Duruşmalara katılım olmasa da dava resen
sonuçlandırılır.
Mahkeme Yaptığı İnceleme Sonucunda Talebin
Kabulüne veya Reddine Karar Verecektir:
Mahkeme yaptığı inceleme ve değerlendirme sonucunda istenen bütün koşuların
oluştuğunu tespit ederse talebin kabul ederek yasaklanmış hakların geri
verilmesine hükmeder ve hüküm kesinleşmesi halinde adlî sicil arşivine
kaydedilir. Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebini inceleyen mahkeme,
Kanun da aranan koşulların gerçekleşmemesi durumunda talebi reddedecektir.
1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanunun aksine yeni düzenlemede dilekçeye bazı evrakları ekleme yükümlülüğü ve
buna uyulmaması halinde talebin reddedileceği hususu öngörülmemiştir. Bu
nedenle bu tür usulü eksikliklerden dolayı artık ret kararı verilemez.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi
üzerine verilecek kararlara karşı 5352 sayılı Adli Sicil Kanunun 13/A,f.5
maddesi gereğince “…hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen
kanun yoluna başvurulabilir.” seklindeki
ifadeyle, bu konuda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa atıf yapılmıştır.
Ancak, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun
13/A–5.maddesindeki bu düzenleme kanun yolunun tereddütsüz şekilde
belirlenmesine elverişli bir hüküm değildir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebinin
incelemeye yetkili mahkemelerin ilk derece mahkemeleri olması ve verilecek
kararların da 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 272.maddesinde kesin
nitelikte olduğu belirtilen kararlar kapsamında olmaması nedeniyle, bu
kararlara karsı başvurulabilecek kanun yolu “istinaf” kanun yoludur.
Ancak henüz bölge adliye mahkemeleri
kurulmadığından, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama
Sekli Hakkında Kanunun 8.maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin göreve
başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş kararlar hakkında
1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322. maddesinin dört, beş
ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere 305 ilâ 326. maddeleri uygulanacaktır.
Düzenlemeler dikkate alındığında yasaklanmış
hakların geri verilmesi kararlarının temyiz edilebilir olduğunu savunanlar
olduğu gibi, bu kararlara karsı itiraz kanun yoluna başvurulabileceği yönünde
görüşlerde bulunmaktadır. Bu konuda maddeye kanun yolunu açıkça düzenleyen bir
fıkranın eklenmesi gerekmektedir. Söylemek gerekir ki, kanun yolunun veya
merciinin belirlenmesindeki hata ilgilinin hak kaybına neden olmaz.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna
başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır
(md.13/A,f.7). Burada talebin kabul veya reddedilmiş olmasının bir önemi
yoktur.
Yasaklanmış hakların geri verilmesiyle hükümlü
hangi haklardan yoksun kalmış ise bu hakları kullanma hakkını elde eder. Ancak
elde edilen bu hak, geçmişe şamil olmayıp, geleceğe yöneliktir. Bu nedenle
yasaklanmış hakların geri verilmesi mahkûmun önceki hukuki statüsüne otomatik
olarak kavuşmasını sağlamaz, örneğin önceki memuriyete iadesini
kendiliğinden gerektirmez, sadece bu veya başka bir göreve tekrar atanabilme
hakkını kazanmış olur.
Yargıtay ve Yüksek Seçim Kurulu kararlarına göre, süresiz hak
mahrumiyetleri ve süresiz ehliyetsizlikler öngören kanunlardaki hükümler, yasak
hakların geri verilmesi yolunu kapayan değil, bu yolu açan hükümlerdir. Anayasa
md. 76 ve Milletvekili Seçimi Kanunu md. 11’de yazılı suçlardan dolayı mahkûmiyet
halinde de yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluyla kaybedilen seçilme
hakkının yeniden kazanılması mümkündür. Ancak yasaklanmış hakların geri
verilmesi kararı ileriye yönelik olarak ehliyetsizliği kaldırdığı için
seçimlerde aday olunma tarihinden önce mahkemeden bu konuda karar alınmış
olmalıdır.
Danıştay Birinci Dairesinin 22.4.1992 tarihli ve E.No: 1992/126, K. No:
1992/150 sayılı kararında, "657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci
maddesinin A/5 inci fıkrasında öngörülen koşulları, mahkûmiyetinden dolayı
yitirmeleri nedeniyle memuriyetle ilişkileri kesilenlerin, memnu hakların
iadesi kararı almaları halinde yeniden Devlet memurluğuna alınabilecekleri,
ancak kadro ve ihtiyaç durumları bakımından idarenin bu konuda takdir
yetkisinin bulunduğu" ayrıca "Memurluğa engel bir mahkûmiyetin
saptanması halinde memnu hakların iadesi kararı alınmadıkça veya memurluğa
engel sayılanlar dışındaki suçlardan dolayı hükmedilen mahkûmiyetler afla
kalkmadıkça yeniden memuriyete atanmanın söz konusu olamayacağı" ifade
edilmiştir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi ile
mahkûmiyet ortadan kalkmayıp, sadece mahkûmiyetin sonucu olarak kaybedilen hak
yoksunluklarına kavuşulduğundan tekerrür, af ve cezanın ertelenmesi açısından
olumsuz sonuçlarını doğurmaya devam edecektir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi üçüncü
kişilerin kazanılmış haklarını etkilemez.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı
kesinleştikten sonra mahkûm
aleyhine sonuç doğuracak şekilde geri alınması mümkün değildir. Mahkûm
yasaklanmış hakları geri verildikten sonra yeniden bir suç işler ve buna bağlı
mahkûmiyet nedeniyle sürekli hak yoksunluğuna maruz kalırsa, bununla ilgili
olarak tekrar talepte bulunması mümkündür.
Yasaklanmış hakların geri verilmesine karar
verildiğinde ise adli sicil bilgileri silinmemektedir. Ancak geri vermeye
ilişkin karar adli sicil arşivine kaydedilmektedir (5352 sayılı ASK md.13/A,
f.6).
6290 sayılı
Kanun ile getirilen yeni düzenlemeye göre; Anayasanın
76 ncı maddesi ile bazı özel kanunlarda yer alan ve bir hak mahrumiyetine neden
olan mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu
tarihten itibaren on beş yıl geçmesi ve yasaklanmış
hakların geri verilmesi kararı alındığı takdirde dilekçe ile Adli Sicil ve İstatistik Genel
Müdürlüğünden adli sicil arşiv kaydının silinmesini istemek yeterli olup, bu
kayıtlar için de dava açmaya gerek yoktur.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınmaması halinde, Anayasanın
76 ncı maddesi ile bazı özel kanunlarda yer alan ve bir hak mahrumiyetine neden
olan mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu
tarihten itibaren otuz yıl geçtikten sonra arşiv kayıtları
silinebilmektedir.
Anayasanın 76. maddesinde Sayılan Suçlar:
Taksirli suçlar hariç toplam bir
yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar,
Zimmet, İhtilâs, İrtikâp, Rüşvet, Hırsızlık, Dolandırıcılık, Sahtecilik,
İnancı kötüye kullanma, Dolanlı iflas gibi
yüz kızartıcı suçlar,
Kaçakçılık, Resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet
sırlarını açığa vurma suçları,
Terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçları,
Madde metinlerinde "affa
uğramış olsalar bile" ibaresi bulunan özel kanunlarda düzenlenen
suçlar;
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun
11. maddesi
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 11.
maddesi
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
48/5inci maddesi
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu 8.
maddesi
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile
Diğer Aletler Hakkında Kanunun 7. maddesi
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik
ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 4/d maddesi
7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 2/b
maddesi
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5. maddesi
1512 sayılı Noterlik Kanununun 7. maddesi
3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle ilgili Kanunun 2. maddesi
5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 10. maddesi
5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 74
maddesi.
Yukarıda belirtilen suçlar ile özel kanunlarda düzenlenen suçlardan hüküm
giyenlerin arşiv kayıtları yasaklanmış
hakların geri verilmesi kararı alınması koşuluyla 15 yıl içinde, aksi
takdirde 30 yıl içinde silinebilecektir.