4857/m.5
DAVA : Taraflar
arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi
davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu
anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı
vekili, davacının mevsimlik işçi olarak Köy Hizmetleri'nde çalışırken
2001 yılından itibaren kadrolu işçi olarak çalıştığını, 2005 yılında da
5286 Sayılı Kanun kapsamında Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesine
aktarıldığını, halen bakanlığa bağlı birimde çalıştığını, müvekkilinin
2001 yılı öncesi çalışmalarının, derece ve kademesinin hesabında dikkate
alınmadığını, eşitlik ilkesine aykırı hareket edildiğini iddia ederek
ücret farkı, ikramiye farkı, tediye farkı alacağı ve ağır hizmet ve
sorumluluk prim alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili,
alacağın zamanaşımı sebebiyle reddinin gerektiğini, davacının 26.10.2000
tarihli protokol ile 2.2.2001 tarihinden itibaren daimi işçi olarak
çalıştığını, bunun gibi işçilerin mevsimlik hizmet sürelerinin sonraki
dönemlerde yürürlüğe konulan toplu iş sözleşmelerinde derece ve
kademelerinde değerlendirileceğine dair bir düzenlemeye yer
verilmediğini, ancak buna rağmen işçilerin 12 yıl sonra dava
açtıklarını, bu hususta davacı tarafın iyi niyetli olmadığını, davacının
işçi statüsüne geçtiği 2.2.2001 tarihinden mülga Köy Hizmetlerinin
kapatıldığı 2005 yılına kadar protokol hükümlerine göre yapılan ücret
düzenlemesine itiraz etmeyerek çalışmaya devam ettiğini savunarak
davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece,
22.10.2000 tarihinde Türk-İş ile Hükümet arasında yapılan protokolde
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Devlet ve Su İşleri
Genel Müdürlüğü ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde belirli süreli iş
sözleşmesiyle ( geçici veya mevsimlik işçi pozisyonlarında ) istihdam
edilmiş veya 26.10.2000 tarihi itibariyle çalışanların; uzun süredir bu
kurumlarda çalışmış olmaları ve iş deneyimleri dikkate alınarak 2.2.2001
tarihinden itibaren sürekli işçi kadrolarına intibak ettirilmesinin
öngörüldüğü, söz konusu protokolün 2. maddesinde "işçilerin ücret
skalası 2001 yılında ve daha sonraki yıllarda yenilenecek Toplu İş
Sözleşmelerinde genel ücret artışı dışında korunacaktır" şeklinde
düzenlemeye yer verildiği, davacının, hükümetle Türk İş arasında
imzalanan 26.10.2000 tarihli protokol uyarınca sürekli işçi kadrosuna
alınmış olup, sözü edilen protokole göre geçici işçilerin mevcut
ücretleri üzerinden sürekli işçi kadrosuna geçireceklerinin açıkça ve
özel olarak belirtildiği, davacı işçinin bu şartlar altında sürekli işçi
kadrosuna geçirilmiş olup sürekli işçi kadrosuna geçmenin koşullarını
bildiği halde aradan on yıldan fazla süre geçtikten sonra protokol
hükümlerini göz önünde bulundurmaksızın ücretin eksik belirlendiğini
ileri sürerek fark ücret ve buna bağlı işçilik alacaklarını talep
etmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine
karar verilmiştir.
Davacının Köy
Hizmetleri'nde mevsimlik işçi olarak çalışırken 2001 yılında daimi
kadroya alındığı, işyeri devri suretiyle davalı Bakanlık'ta çalıştığı
anlaşılmaktadır. Davacının uzun yıllardan beri kamuya ait işyerinde
çalışması, iş kolu ve işyeri değişikliğinin iradesi dışında yasal
düzenlemeler sebebiyle gerçekleşmesi, aynı kıdemdeki başka bir işçiden
daha düşük derece ve kademeden ücret almasının başta Anayasa'nın 10 ve
55. maddeleri olmak üzere 4857 Sayılı Kanunun 5.
maddesine ayrıca iç hukuk normu olarak kabul edilen İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal
Şartı, Avrupa Ekonomik Topluluğu Andlaşması, Uluslararası Çalışma
Örgütünün Sözleşme ve Tavsiye Kararlarında da çeşitli biçimlerde ele
alınan eşitlik ilkesine aykırı olması sebebiyle davacının talebinin
kabulü yerine reddi hatalı olmuştur. Nitekim aynı istemlerle açılan ve
kabule dair Mahkeme kararı Dairemizin 3.12.2014 tarih ve 2014/13536 E.,
2014/21997 K sayılı ilamıyla onanmıştır.
Bu itibarla
davacının mevsimlik işçi olarak çalıştığı önceki hizmet süresi dikkate
alınarak dönem tis hükümlerine göre derece ve kademesi belirlenmeli,
buna göre yevmiyesinin tespitiyle varsa fark alacakları hüküm altına
alınmalıdır.
SONUÇ : Temyiz
olunan kararın, yukarda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz
harcının istenmesi halinde davacıya iadesine, 16.02.2015 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
(...Davacı vekili, 24.12.2008 tarihli sözleşme ile davalının T. Markası altında bayilik faaliyetinin gerçekleştirdiğini, davalıya ait taşınmaz üze-rinde 2021 yılına kadar lehlerine intifa hakkı verildiğini ve intifa bedelinin peşin olarak ödendiğini, Rekabet Kurulunun bayilik sözleşmelerini 5 yıl il
Dava, hayali reçete nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın reddine karar verilmiş, davacı avukatının yokluğunda verilen karar, davacının avukatına 05.08.2014 tarihinde usulünce tebliğ edildikten sonra 18.08.2014 tarihinde davacı avukatınca verile
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde
temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle
ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği
görüşülüp düşünüldü :492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 29/3. maddesi hükmüne göre “ilama da